İklim değişiminin ilişki kurduğu birçok alandan bahsedebiliriz. Tarım, sağlık, güvenlik, yangınlar, deniz yaşantısı, türlerin sayısı ve garantisi… daha bir çok konu bağlayabiliriz, siz de bu başlıkların bir çoğu ile ilgili haber izlemiş okumuşsunuzdur. Buraya bir başlık daha ekliyorum. Hazır mısınız? Ama bu seferki başlık çok fazla duyduklarınızdan değil. İklimi değişen bir dünya internetsiz bir dünya mı demek? İnternetin olmamasının ihtimalini bile durunca fenalaşmaya başladığımız teknoloji çağında çok vahim ve kaygı verici bir durum değil mi bu? Kaba hatlarıyla mevzu nedir? “İklim değişiminin getirdiği problemlerden biri deniz seviyelerinin yükselmesi ve deniz seviyesinin yükselmesi de internet altyapısını değiştiriyor”.
Peki nasıl? Tabii konuyu monitörlerinize taşıma nedenimiz konu üzerine yeni bir araştırmanın bulunması, hatta iklim değişiminin internet üzerindeki etkisini inceleyen ilk değerlendirme bu, ve çok taze. Amerika için yapılan bu araştırmada “Internet Atlas”ın verileri, internetin fiziksel yapısını gösteren geniş kapsamlı küresel harita ve NOAA’nın (Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi) deniz seviyesi projeksiyonları – deniz seviyesi hakkında tahmin modelleri- kullanılmış. Tüm bunların kombiniyle elde edilen sonuç ise şunu söylüyor: Özellikle Amerika’nın yoğun nüfuslu kıyı bölgelerinde yer alan fiber optik ağlar, ki bunlar upuzun binlerce kilometre uzunluğunda kablolar oluyor, yükselen denizlerle beraber sular altında kalabilir. Hem de 15 yıl gibi kısa bir süre içinde. Hatta biraz daha sayısallaştırırsak, 2033 yılına kadar 6 bin kilometreden fazla fiber ağ sular altında kalabilecek. İklim değişimi öyle kapsamlı bir şey ki, nerede nasıl bir etkisiyle karşılaşacağız, kestirmek öyle çok da mümkün olamıyor. Kelebek etkisinin en canlı örneği sanırım. Mesela başlıca etkileri deyince buzulların erimesi, kuraklık, ekstrem hava olaylarının artması.
Amerika’da internet altyapısının çoğu yerin altına gömülü, uzun ağlar şeklinde ve tipik olarak karayolları ile sahil yollarına paralel şekilde dizayn edilmiş. 20-25 yıl önce bu altyapı kurulurken iklim değişiminin interneti etkileyeceği gibi bir düşünce yoktu doğal olarak. Ve şimdi sahile yakın kurulan bu altyapı deniz seviyelerinin giderek yükseliyor olması sebebiyle sular altında kalma riskiyle karşı karşıya. Böyle bir şey gerçekleşirse, altyapı resmen bir tuzlu su havuzunun içinde kalacak ve tabi bu da kablolara, diğer materyallere zarar verecek. Ne gibi zararlar bu konuştuklarımız? Mesela tuz, bağlantıları aşındırma yeteneğine sahip veya su molekülleri, fiber optik hatlarda mikroskobik çatlaklara yol yapabiliyor, fırtına veya taşkınlar sonucu kablo materyali zarar görebilir. Yani birçok parametrenin farklı nedenlerle baskısı söz konusu olacak, bu da sinyallerde kayıpları yaşatabilecek. Ayrıca bu altyapının birçoğu yıllar önce oluşturulduğu için mühürler ve kaplama telleri de hasarlara karşı daha savunmasız kalıyor. Bu yükselen suyun ve tuzun yapacakları. Bir de kabloların durumu var. Bu kablolar kıyıya yakın kablolar ama deniz için özel tasarlanmış kablolardan değil ki. Evet, suya karşı dirençliler fakat deniz kabloları gibi “su geçirmez” değiller. Dahası, su geçirmez olacak şekilde tasarlanan sistemin parçaları da sandığımız kadar dayanıklı değil. Sudaki gerilmelere karşı dirençliler ama belli noktalarda transoceanic (denizaşırı, kıtalararası bağlantıyı sağlayan kablolar) ağlar su yüzüne çıkmak zorunda, arada kafasını çıkarıp nefes alması gibi düşün.
Deniz seviyesinin yükselmesi tek başına bir tehdit değil bu arada. İklim değişiminin başka bir etkisi daha var. Önce tahmin alayım mı? Ne olabilir, aşırı hava olayları? Vallahi bravo bir seferde bildin. Evet, fırtınalar, kasırgalar, taşkınlar. Artan sıcaklıklarla hava daha sık değişiyor, daha güçlü sıra dışı hava olayları yaşanıyor, dolayısıyla da Sandy gibi Katrina gibi büyük kasırgalar internet ağını deforme edebiliyor. Mesela daha geçtiğimiz yıl Florida’da yaşanan Irma Kasırgasından sonra birçok insan haftalarca internetsiz kalmıştı.
Bu durumdan en çok etkileneceği düşünülen şehirler New York, Miami ve Seattle (araştırma Amerika’da olduğu için şehirler de Amerika’dan). Ama bu şehirlerdeki etkilenme tabii küresel bir problem yaratacağı da düşünülüyor.
Örnekler hep Amerika’dan ama küresel bir problem söz konusu aslında. Biraz önce de bahsettiğim gibi Transoceanic dediğimiz kıtalararası ağlarla bu sorun kıta kıta gezecek tabii.